Zimbabve’nin taş heykeltıraşları, Londra’da düzenlenecek bir sergiyle, İngiliz koloniyalizminin karanlık mirasını gözler önüne serecek. Oxford Üniversitesi’nde Eylül ayında yapılacak sergi, İngiliz emperyalist Cecil John Rhodes’un mirasına dair önemli mesajlar veriyor ve Zimbabve’nin eski taş heykeltıraşlık geleneğini yeniden tanıtma fırsatı sunuyor.
SERGİDE YER ALACAK HEYKELLER
Sergideki taş heykeller arasında, beyaz ellerin bir siyah yüzü kör ettiği bir heykel, gülen bir kolonyalistin İncil ile, bağıran bir yerlinin kafatasını tekmesi ve zincirli insanlar gibi çeşitli tasvirler yer alacak. Bu eserler, İngilizlerin Afrikalılara uyguladığı dini aldatma, zorla çalıştırma ve cinsel istismar gibi insanlık dışı uygulamaları simgeliyor.

Serginin yapılacağı mekan olan Oxford Üniversitesi’ndeki Oriel College, sembolik bir anlam taşıyor. 2015 yılından bu yana, üniversitenin bahçesinde yer alan Rhodes heykeline yönelik protestolar devam etse de, heykel hala orada duruyor. 1902 yılında hayatını kaybeden Rhodes, Oriel’de eğitim gördü ve okul için büyük bir bağışta bulundu. Rhodes’un etkisi, okulda hâlâ bir burs fonu aracılığıyla devam ediyor.
TAŞ HEYKELTIRAŞLIĞININ YENİDEN DOĞUŞU
Chitungwiza Sanat Merkezi’ndeki Zimbabveli taş heykeltıraşlar için bu sergi, sadece Batı izleyicilerinin karanlık bir geçmişi görme fırsatı değil, aynı zamanda eski ama zor durumda olan bir sanat formunu yeniden canlandırma fırsatıdır. Taş heykeltıraşlık, bir zamanlar Zimbabve’de büyük bir yerel endüstri olarak gelişmişken, son yıllarda ekonomik zorluklar ve turizmin azalmasıyla büyük bir darbe aldı.
SERGİ İÇİN SEÇİLEN HEYKELLER
Chitungwiza Sanat Merkezi’nden heykeltıraş Wallace Mkanka, bu serginin işlerini yurtdışında daha fazla kişi tarafından görüleceği ve doğrudan sanatçılardan satın alınacağı anlamına geldiğini belirtti. Mkanka’nın, kör edilen siyah yüzünü tasvir eden eseri, 110 başvurudan en iyisi olarak seçildi ve sergideki dört kazanan heykelden biri olarak yer alacak.
ZİMBABVE’NİN KİMLİĞİ: BÜYÜK ZİMBABVE RUİNİ
Zimbabve, “Taş Evi” anlamına gelir ve kimliğini, sıva kullanılmadan hassas bir şekilde yerleştirilmiş taşlarla inşa edilmiş Büyük Zimbabve kalıntılarından alır. Bu kalıntılar, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndedir. Zimbabve, tarihini ölümsüzleştirmek için taş heykeltıraşlığı bir anlatı aracı olarak uzun yıllardır kullanmaktadır. Kolonyal dönemde bu gelenek, halkın dini inançlarını, sanatını ve kültürünü silmeye çalışan yaklaşık bir yüzyıl süren sömürge yönetimine rağmen hayatta kaldı.
ZİMBABVE’NİN TAŞ HEYKELTIRAŞLIK ENDÜSTRİSİ VE DÜNYA ÇAPINDAKİ İLGİSİ
Taş heykeltıraşlık, dünya çapında büyük bir ün kazandı. Binlerce eser Afrika’dan kaçırıldı ve bazıları hala geri iade edilme talepleriyle gündemde. Diğerleri ise turistler ve koleksiyoncular tarafından yüksek fiyatlarla alındı. Zimbabve’nin taş heykeltıraşlık endüstrisi zirveye ulaşmıştı. Yerel beyaz çiftçiler, eserleri evlerinde sergiliyor ve uluslararası satışları kolaylaştırıyordu. Ancak, son 20 yılda sektör büyük bir darbe aldı. Zimbabve, toprak reformları nedeniyle Batı yaptırımlarıyla karşı karşıya kaldı ve bu durum, ülkedeki ekonomik durumun bozulmasına yol açtı.
ZİMBABVE’NİN TARİHİ ZORLUKLARI VE SANATIN YENİDEN DOĞUŞU
Zimbabve hükümetine göre, toprak reformlarının ardından 4.000’den fazla beyaz çiftçi yerinden edilerek 300.000’den fazla siyah aileye toprak dağıtıldı. Eski yönetici Robert Mugabe, bu reformları sömürge dönemindeki eşitsizlikleri gidermek için gerekli bir adım olarak savundu. Zimbabveli heykeltıraş Tendai Gwaravaza, “Bu sergi bizim için büyük bir fırsat. Piyasaya girebilmek için kendimizi tanıtmamız gerekiyor. Eğer tanıtmazsak, kimse yapmaz,” dedi.

Chitungwiza Sanat Merkezi’ndeki heykeltıraş Tendai Gwaravaza, “Bu sergi bizim için büyük bir fırsat. Piyasaya girebilmek için kendimizi tanıtmamız gerekiyor. Eğer tanıtmazsak, kimse yapmaz,” dedi. Oxford’daki sergi, Zimbabveli sanatçılar için bir gösterim fırsatı sunuyor.
OXFORD’DAKİ SERGİ: YENİ BİR BAŞLANGIÇ İÇİN UMUT
Sergi, Oxford Zimbabve Sanatları Ortaklığı tarafından başlatıldı ve “Rhodes Must Fall” kampanyasına bir yanıt olarak şekillendi. Bu grup, Zimbabveli sanatçılar, bir Oxford mezunu ve bir Afrika tarihi profesöründen oluşuyor. Proje, başlangıçta daha büyük bir plan içeriyordu, ancak finansal sınırlamalar nedeniyle ölçek küçültüldü. Bununla birlikte, sergi için Oxford College tarafından 10.000 pound destek sağlandı.
Proje için gönüllü olarak çalışan Richard Pantlin, “Bir gün bu proje daha büyük bir hale gelebilir, ama şimdilik küçük bir şeyle başlamak ve bir şeyler yapmak kabul ettik,” dedi.