Osmanlı’nın 19. yüzyıldaki önemli İslam âlimlerinden Şehrizorlu Ebubekir Efendi, Güney Afrika’ya dini bilgi, eğitim ve birleştirici bir vizyon taşımakla görevlendirildi. Mezhebi çatışmaların, bilgi eksikliğinin ve sömürge düzeninin gölgesindeki Cape Town’da İslam’ı yeniden inşa eden Efendi, eğitime, kadınlara, sosyal uyuma ve yerel dillere verdiği önemle kalıcı bir etki bıraktı. Onun mirası bugün hâlâ Bo-Kaap Mahallesi’nin sokaklarında, camilerinde ve halkın belleğinde yaşamaya devam ediyor.
BİR OSMANLI ALİMİNİN AFRİKA YOLCULUĞU
Şehrizorlu Ebubekir Efendi, 19. yüzyılda Osmanlı topraklarında yetişmiş önemli bir İslam âlimidir. Dönemin tanınmış devlet adamı Cevdet Paşa’nın tavsiyesiyle dikkat çekmiş ve özellikle dini bilgi ve ahlak alanındaki birikimi sayesinde uluslararası göreve layık görülmüştür. İslam dünyasının farklı coğrafyalarındaki problemleri yakından takip eden Osmanlı Devleti, Güney Afrika’daki Müslüman toplulukların yaşadığı dini parçalanma ve bilgisizlik nedeniyle bölgeye bir din alimi göndermeye karar verdiğinde, Ebubekir Efendi bu görev için seçildi.
GÜNEY AFRİKA’YA GÖNDERİLME SÜRECİ
1861 yılında, İngiliz idaresi altındaki Güney Afrika’daki Müslümanlar, ibadet özgürlüğüne sahip olsalar da, mezhebi çatışmalar, bilgi eksikliği ve batıl inançlar sebebiyle ciddi dini ve sosyal sorunlar yaşıyordu. Londra’daki Osmanlı Sefiri, Müslüman halkın talebi üzerine durumu İstanbul’a rapor etti. Bunun üzerine Osmanlı Devleti harekete geçti. Cevdet Paşa, bu görev için o sırada İstanbul’da bulunan Şehrizorlu Ebubekir Efendi’yi önerdi. Sultan Abdülaziz, 26 Mayıs 1862 tarihinde bu görevlendirmeyi resmen onayladı.
Ebubekir Efendi’ye 7 bin 500 kuruş yol harçlığı, bir yardımcı ve aylık 25 lira maaş bağlandı. Yardımcısı Ömer Lütfi Efendi ile birlikte 3 Ekim 1862’de İstanbul’dan yola çıkan Ebubekir Efendi, Paris ve Londra üzerinden geçen uzun bir yolculuktan sonra Ocak 1863’te Cape Town’a ulaştı. Gelişi yerel gazetelerde haber oldu, “Halife Abdülaziz’in görevlendirdiği din adamı” olarak şehre gelişinin halk arasında heyecan yarattığı kayıtlara geçti.
GÜNEY AFRİKA’DA İSLAM’IN YENİDEN İNŞASI
Ebubekir Efendi ilk olarak Cape Town’daki Müslüman toplumu gözlemlemeye başladı. 18. yüzyıldan itibaren Hollandalı sömürgeciler tarafından Cava Adaları’ndan getirilen Müslüman köleler, Ümit Burnu’nda yerleşerek Güney Afrika’daki ilk Müslüman toplumun temellerini atmıştı. Ancak bu topluluk, 143 yıl boyunca ana dillerinden, dinî merkezlerden ve ilmi kaynaklardan kopuk şekilde yaşamak zorunda kalmıştı. Bu durum, zamanla batıl inançların yaygınlaşmasına ve dini uygulamalarda bozulmalara yol açmıştı. İmamlar, ibadetlerin kabul olması için kendilerine fitre, adak ve kurban verilmesi gerektiğini iddia ediyor, halkı istismar ediyordu.
Ebubekir Efendi, bu duruma müdahale etti. Cape Town merkezinde bir okul açarak çocuklara gündüz, yetişkinlere ise akşamları Kur’an-ı Kerim dersleri verdi. Kısa bir süre sonra kadınlar için ayrı bir okul kurdu. Bu okullarda yetişen öğrenciler, zamanla çevre şehirlerde öğretmenlik yapmaya başladı. Böylece sadece Cape Town’da değil, Port Elizabeth, Johannesburg, Kimberley, Durban ve hatta Mozambik gibi bölgelerde camiler, medreseler kurularak İslam’ın etkisi geniş bir alana yayıldı.
Halkla daha iyi iletişim kurabilmek adına İngilizce ve Afrikanca öğrenen Ebubekir Efendi, Arapça kaleme aldığı eserlerine Afrikanca şerhler yazdı. En önemli iki eseri “Beyânü’d-dîn” ve “Merâsıdü’d-dîn”dir. “Beyânü’d-dîn”, bölgenin yerel diliyle yazılmış ilk ve en kapsamlı İslamî eser olma özelliğini taşır. Bu kitap, Şarkiyatçı Mia Brandel-Syrier tarafından İngilizceye “The Religious Duties of Islam as Taught and Explained by Abu Bakr Effendi” adıyla çevrildi.
AİLE HAYATI VE SOYU
Cape Town’daki görevi sırasında Ebubekir Efendi, Kaptan James Cook’un yeğeni Tahora Saban Cook ile evlendi. Eşi Tahora Hanım Müslüman olduktan sonra, kız öğrenciler için kurulan okulun müdürü oldu. Müslüman olan kız kardeşi de bu okulda görev aldı. Bu evlilikten altı çocukları dünyaya geldi.
Oğullarından Ahmed Ataullah Efendi, II. Abdülhamid döneminde Kimberley’deki ilk Osmanlı okulunun müdürlüğünü üstlendi. Çok dilli konuşmaları ve etkili hitabetiyle öne çıktı. 1901’de Osmanlı tarafından Singapur’a büyükelçi olarak atandı. Ancak 1903 yılında şüpheli bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Kızları arasında yer alan Dr. Havva Hayrunnisa, Güney Afrika’nın ilk Müslüman kadın doktoru olarak tarihe geçti. Diğer oğulları Heşam Nimetullah ve Ömer Celaleddin Efendi de babalarının izinden giderek ilmi faaliyetlerini sürdürdü.
İLMİ VE SİYASİ KATKILARI
Ebubekir Efendi, sadece dini eğitimle değil, sosyal ve siyasi meselelerle de yakından ilgilendi. Cape Town’daki gelişmeleri düzenli olarak Osmanlı Dışişleri’ne raporladı. 1863-1880 yılları arasında Mecmua-i Fünûn dergisinde Güney Afrika’nın tarihi, iklimi, kültürü ve Müslümanların durumu hakkında makaleler kaleme aldı.
Zamanla Tuan Guru’nun torunları gibi önemli yerel şahsiyetler de onun öğrencileri arasına katıldı. Ancak farklı mezhepleri benimseyenleri “kâfir” olarak niteleyen bazı yerel imamların muhalefetiyle karşılaştı. Buna rağmen dört mezhebin kabul gördüğü bir dini birlik ortamı kurmayı başardı. Bu, bölgedeki Müslümanlar arasında uzun vadeli barışın ve beraberliğin temelini oluşturdu.
VEFATI VE ARDINDA BIRAKTIĞI MİRAS
Ebubekir Efendi görevi süresince bulunduğu bölgede İslam’ı en doğru şekilde bölge halkına yeniden öğretti. Sömürge döneminden bu yana Müslümanların yaşadığı Bo-Kaap Mahallesi, Ebubekir Efendi’nin Güney Afrika’daki ilmî ve sosyal mirasının somutlaştığı yerlerden biri olarak anılıyor. 18. yüzyılda Güneydoğu Asya’dan getirilen Müslüman kölelerin yerleştiği bu mahalle, onun katkılarıyla bir eğitim ve İslam kültürü merkezine dönüşmüştür. Bugün rengârenk evleri, camileri ve İslami gelenekleriyle Bo-Kaap, Güney Afrika’daki Müslüman kimliğin yaşayan bir sembolüdür.

Ebubekir Efendi, 1880 yılının Haziran ayında, henüz 45 yaşında hayatını kaybetti. Cape Town’daki en eski Müslüman mezarlıklardan biri olan Tana Baru Mezarlığı’na defnedildi. Mezarı günümüzde hâlâ ziyaret edilmekte ve bölge Müslümanları için bir önemli ziyaret noktalarından biri olarak görülmektedir.

Vefatından sonra yetiştirdiği öğrenciler onun mirasını yaşatmaya devam etti. Hicaz Demiryolu için yardım kampanyaları düzenlediler. 1911 Trablusgarp ve 1912 Balkan Savaşları sırasında Osmanlı saflarında savaşmak isteyen yüzlerce Afrikalı, başvuruda bulundu. Ebubekir Efendi’nin açtığı yolda, Güney Afrika’daki İslam toplumu daha bilinçli, organize ve eğitimli bir yapıya kavuştu.